Header Ads Widget

Bu alana reklam verebilirsiniz

Erken Ergenlik Büyüme Geriliğiyle Sonuçlanabilir

Kız çocukları için 8, erkek çocukları için 9 yaşından önce başlayan ergenlik dönemi erken ergenliğe işaret edebilir ve büyüme geriliği ile sonuçlanabilir!

Çocukluk döneminin en büyük özelliğinin büyüme süreci olduğunu vurgulayan Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi, Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Derneği ve Milli Pediatri Derneği üyesi Prof. Dr. Zerrin Orbak, normal büyümenin, çocuğun sağlıklı olduğunu da gösteren parametrelerden biri olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Zerrin Orbak, büyüme geriliğini şöyle tanımladı:

“Büyüme geriliği çocuğun kendi cinsinden yaşıtlarına göre hazırlanmış büyüme eğrilerinde 3 persantilin altında olması ve yaşıtlarına göre daha yavaş tempo ile büyümesidir.”

Kızlar 16, Erkekler 18'e Kadar Uzamaya Devam Ediyor

Zamanında doğan bir bebeğin ortalama ağırlığının 3200 + 200 gr, boyunun ise 50 + 2 cm olduğunu belirten Prof. Dr. Zerrin Orbak, yaşlara göre normal büyüme oranlarını şöyle özetledi: “En hızlı büyüme hayatın ilk yılında görülür. Bu dönemde 24 cm’lik uzama söz konusudur. İkinci yıl uzama hızı azalır ve 12 cm olur. Üçüncü yılda 10 cm, 4. yılda 7,5 cm kadar uzama gerçekleşir. Daha sonra ergenliğe kadar olan dönemde yıllık uzama hızı 5-6 cm kadardır. Ergenliğin başlaması ile büyüme atağı, ergenlik büyüme patlaması olur. Ergenlik süresince kız çocukları 20-25 cm, erkek çocukları 25-30 cm uzar. Aslında erişkin boyu için en önemli faktör ergenliğe girişteki boydur. Kız çocuklarında adet görmeye başladıktan sonra büyüme tamamen durmaz. Ancak bu dönemden sonra büyüme hızı azalır ve ortalama 5-7 cm’lik bir uzama gözlenir. Ergenliğin tamamlanmasından sonra büyüme hatlarının kapanması daha fazla büyümenin olmayacağı anlamına gelir. Dolayısıyla o esnadaki kemik yaşı da önemli olmakla birlikte kızlarda 16, erkeklerde 18 yaşından sonra anlamlı uzama gözlenmez.”

Büyüme Geriliğinin Sebepleri

Boy kısalığı nedenlerinin iki ana grupta toplandığını belirten Prof. Dr. Zerrin Orbak şöyle devam etti:
“İlk gruptaki nedenler ailesel boy kısalığı ve yapısal büyüme gecikmesidir. İkinci grupta ise boy kısalığına neden olan kronik hastalıklar (böbrek, kalp, akciğer hastalıkları, kansızlık, beslenme bozuklukları), psikososyal sorunlar, hormonal ve genetik hastalıklar bulunur. Büyüme hormonu eksikliği klasik olarak belirgin boy kısalığı, büyüme hızında yavaşlama, kemik yaşında gerilik ve boy kısalığına neden olacak başka bir neden yokken büyüme hormonu uyarı testlerine yetersiz büyüme hormonu salgılanmasının gösterilmesi ile teşhis edilir. Gerek kronik hastalıklar ve hormonal bozukluklar, gerekse beslenme yetersizliği boy kısalığı ve büyüme geriliğine neden olabilir. Dolayısıyla böyle çocuklar doktora danışılmayı ve tetkik edilmeyi gerektirir.”
Büyüme hormonu eksikliği kaynaklı büyüme geriliğinin görülme sıklığının 1/4000 ile 1/10000 arasında olduğunun tahmin edildiğini vurgulayan Prof. Dr. Zerrin Orbak, bu tür vakaların tüm boy kısalıkları içerisindeki sıklığının ise %5-10 arasında olduğunu belirtti.

Varsayımlarla Vakit Kaybetmeyin

Hekim tarafından değerlendirilmedikçe, ebeveynlerin “bizim boyumuz uzun değil” veya “nasılsa uzar” şeklinde düşünmesinin zaman kaybına, tedavide gecikmelere neden olacağını vurgulayan Prof. Dr. Zerrin Orbak, şöyle devam etti:
“Aileler için en uyarıcı belirti, çocuklarının yaşıtlarına göre kısa olduğunun ve iyi büyümediğinin fark edilmesidir. Kıyafetlerin ve ayakkabıların küçülüp küçülmediğinin izlenmesi de ailelere fikir verebilir.”

Hormon Tedavisinde Doktorunuza Güvenin

Büyüme hormonu eksikliğinin sentetik büyüme hormonuyla tedavi edildiğini belirten Prof. Dr. Zerrin Orbak, uygulanan tedavi sürecini şöyle anlattı:
“Tedavi hekimin önerdiği dozlarda haftanın 7 günü, günde bir kez olmak üzere, yatarken cilt altına özel kalem iğnelerle uygulanır. Bu işlem için aileye eğitim verilir. Hasta üç ayda bir tedavinin etkinliği ve ilacın olası yan etkileri açısından değerlendirilir. Tedaviye kişinin boyu kabul edilebilir sınırlara ulaşıncaya ya da büyüme çizgileri kapanıncaya kadar devam edilir. Tedavi doğru şekilde yapılırsa başarıya ulaşma etkinliği oldukça yüksektir. Büyüme hatları kapandıktan sonra büyüme hormonu kullanımı boyda uzamayı sağlayamadığı gibi ellerde ve çenede orantısız büyümeye de neden olacaktır. Günümüzde kullanılan sentetik büyüme hormonu vücutta salgılanan hormonla aynı yapıda olması ve hayvansal ürün içermemesi nedeniyle önemli yan etkilere neden olmaz. Ancak tedavi sırasında tiroit bezi fonksiyonlarında bozulma ve kan şekeri değerlerinde yükselme gözlenebilir. Hastalar ilaç yan etkileri için 3 ay aralıklarla değerlendirilir. Önemli olan gidilen doktorun tedavisinden korkmamak ve hekime güvenmektir.”

Bilimsellikten Uzak Ürünlere Kanmayın

Boy uzattığı iddia edilen ürünler ve yöntemlerle ilgili uyarıda bulunan Prof. Dr. Zerrin Orbak, şunları söyledi:
“Çocukta eksikliğinin olup olmadığını bilmeden vitamin, balık yağı ve çinko desteğinin boyu uzattığı bilgisi bilimsel gerçeklerden uzaktır. Yine gerek televizyonlarda gerekse internette boy uzattığı iddia edilen bir takım ürünlerin reklamları yapılıyor. İşin maddi boyutu bir kenara bırakılırsa bu ürünlerin içerikleri çoğu zaman tam olarak bilinmemekte ve çocuklarımız bu maddelerin yan etkilerine maruz kalabilmektedir. Diğer taraftan aile ve çocuk bunların kullanımına zaman harcamakta sonuçta hekime ulaşmakta ve etkin tedaviyi almakta gecikmektedir. Dolayısıyla aileler en güvenilir bilgiyi hekimlerinden alacaklarını unutmamalı bilimsel gerçeklerden uzak internet sitelerindeki bilgilere inanmamalıdırlar.”

Sağlıklı Büyümenin 2 Temel Şartı...

Çocukların sağlıklı büyümeleri için düzenli ve dengeli beslenmeleri gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Zerrin Orbak şöyle devam etti:
“Çocuklar yaşlarına uygun kaloriyi ve ihtiyacı olan vitamin ve mineralleri almalıdır. Öğünler atlanmamalı ve düzenli olmalıdır. Yaşa uygun süt ve süt ürünü alımı sadece büyüme için değil kemik mineralizasyonu için de gereklidir. Abur cubur ve fast food tüketimi mümkün olduğunca engellenmelidir. Sıvı ihtiyacı için en iyi içeceğin su olduğu unutulmamalıdır. Çocukların sağlıklı büyümesi için fiziksel aktivite de önemlidir. Zıplamanın uzun kemiklerde mekanik bası oluşturduğu ve büyümeyi desteklediği kabul edilmektedir. Bu nedenle çocukların zıplama gerektiren sporları yapmaları önerilir. Ayrıca spor, kemik mineral yoğunluğunun artmasına katkı sağlayarak ileride osteoporoz gelişme riskini de düşürür. Diğer taraftan fiziksel aktivite sırasında büyüme hormonu salınımının arttığı da unutulmamalıdır.”

Yorum Gönder

0 Yorumlar