Header Ads Widget

Bu alana reklam verebilirsiniz

Gebeliğin 5 Star Hormonu

Kadınlar gebelikleri boyunca vücutlarında birçok fiziksel ve duygusal değişiklikler yaşıyor. Bu dönemde kadınlar bir an sakin ve mutlu, saniyeler sonra ise karamsar ve parlayan, değişken bir ruh haline sahip olabiliyor. Tüm bunları yaşamalarına neden olan şey ise; fiziksel ve ruhsal değişikliklere yol açan gebelik hormonları.

Acıbadem Atakent Hastanesi’nden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Derya Uyan, bu değişken durumların, aynı zamanda sağlıklı bir gebeliğin işareti olarak da görülebileceğini belirtiyor ve gebelik döneminin en önemli hormonları hakkında bilgiler veriyor.

HCG Hormonu
Gebe kalındığını müjdeleyen hormon olarak da biliniyor. Gebelik testi, bu hormonun kanda veya idrarda tespit edilmesi ile kesinlik kazanıyor. Hormon, yeni döllenmiş yumurtayı çevreleyen ve daha sonra plasentaya dönüşecek olan hücreler tarafından salgılanıyor. HCG hormonunun alfa (α) ve beta (β) olmak üzere iki adet alt ünitesi (subunit) bulunuyor. Gebelik testlerinde kanda ölçümü yapılan beta ünitesi olduğu için, kanda gebelik testlerine ‘BETA-HCG TESTİ’ adı veriliyor.

Hormonun anne kanında tespit edilmesi, yaklaşık olarak LH pikinden (yumurtlamadan) 10 gün sonra mümkün oluyor. (Anne kanında β-HCG hormonunun tespit edilmesi, yaklaşık olarak adet gecikmesi yaşanan günlerde veya birkaç gün önce mümkün olabiliyor). Gebeliğin rahme yerleşmesinden sonra HCG hormonu anne kanında giderek artmaya devam ediyor ve 10. gebelik haftasında en yüksek değere yani yaklaşık 100.000 mIU/ml değerine ulaşıyor. Bu haftadan sonra gebeliğin orta dönemine kadar 20.000 mIU/ml değerlerine kadar düşüyor ve doğuma kadar bu değerlerde sabit kalıyor.

HCG hormonu gebelikte mide bulantısından sorumlu hormon olarak gösteriliyor. İlk 3 aydan sonra, HCG hormonu salgılanmasının azalmasıyla birlikte mide bulantıları da azalıyor.

Östrojen
Bu hormon anne adayının vücudunu, bebek taşımaya ve emzirmeye hazır hale getirmede önemli rol oynuyor. Aynı zamanda embriyonun rahim yüzeyine sağlıklı bir şekilde tutunabilmesi de östrojen sayesinde mümkün oluyor.

İlk 3 ay boyunca östrojen, yumurtlamadan regl dönemine kadar olandan biraz daha fazla salgılanıyor. İlk 3 aydan sonra ise östrojen, normal değerin 30-50 katına kadar yükseliyor. Bu artış, rahimdeki kaslar ile göğüslerdeki süt kanallarının büyümesine ve rahme yeterli kan gitmesine yardımcı oluyor. Bunun yanı sıra eklemleri yumuşatması, özellikle de pelvisin gevşek hale gelmesini sağlaması ile doğuma hazırlıkta rol oynuyor. Hatta hamileliğin son günlerindeki yüksek östrojen ve buna eklenen progesteron seviyesindeki düşüşün, doğumu başlattığı düşünülüyor.

Östrojen, cilde rengini veren pigment maddesinin de artmasına yol açıyor. Bu yüzden hamilelikte göğüs uçlarının rengi koyulaşıyor ve yüzde çillenmeler meydana geliyor. Artan östrojenin etkisi, aynı zamanda cinsel açıdan daha aktif olma arzusunu beraberinde getirebiliyor.

Östrojen, artan kan basıncının da ana nedeni. Bunun nedeni ise; rahme daha fazla kan gönderilmesini sağlamak. Östrojen, tüm bu etkilerinin yanı sıra eklemlerde gevşemeye yol açtığı için, özellikle akşam saatlerinde çekilen sırt ağrılarının da sorumlusu olarak gösteriliyor.

Progesteron
Yumurtlamadan hemen sonra progesteron seviyesi çok yükseliyor. Bu hormonun temel görevi; döllenen yumurtayı barındıracak olan rahim içi dokusunun yerinde durmasını sağlamak. Bu görevi östrojen hormonu ile birlikte yerine getiriyor. Progesteron, aynı zamanda hamileliğin son ana kadar devam etmesini sağlayan hormon.

Progesteron hamilelik döneminde kasları rahatlatıyor, özellikle de rahim kaslarının gereksiz yere kasılarak hamileliği vaktinden önce sonlandırılmasını engelliyor.

Progesteron etkisi ile kasların yavaşlaması vücutta birçok başka değişikliklere yol açıyor. Sindirim sistemindeki kasların da yavaşlaması ile kabızlık görülebiliyor. Hormon, aynı zamanda böbreklerin büyümesine yol açtığı için, özellikle geceleri daha fazla idrara çıkma ihtiyacı hissedilebiliyor. Dolaşım yavaşladığından bacaklarda ve hatta vajinada varisler oluşabiliyor. Aynı zamanda tansiyon düşürücü etkisi olduğu için, uzanma ihtiyacı hissettiriyor. Hormon, rahmin gereksiz kasılmalarını önlüyor ve vücudun genel olarak sakinleşmesini sağlıyor. Hormonun bir başka etkisi de ayak bileklerinin özellikle akşam saatlerinde çok şişmesi. Ayrıca sık idrara çıkma nedeniyle, gece uykularının bölünmesine de neden oluyor.

Oksitosin
Doğumun gerçekleşmesini sağlayan hormon olarak gösteriliyor. Bunun yanı sıra doğumdan sonra emzirirken salgılanan oksitosin, göğüslerden süt gelmesine yardımcı oluyor. Bebeğin her meme emişinde oksitosin salgılanıyor. Bu esnada süt üreten hücrelerin etrafındaki kaslar kasılarak, sütün meme başından dışarı çıkışı sağlanıyor.

Reraksin
Hamileliğin başlangıcında yeni kan damarlarının oluşumuna yardımcı oluyor. Böylece yeni döllenen yumurta için en uygun ortamın oluşması sağlanıyor. Bunun yanı sıra hamilelik ilerledikçe, serviksin (dölyatağı boynu) ön tarafında bulunan ve normalde sabit olan symphysis pubis (kalça kemiklerinin önde çatı kemiği bölgesinde birleştiği çatı eklemi) adlı eklemin gevşemesini sağlıyor. Bu sayede doğumda bebek pelvisten daha kolay çıkıyor. Symphysis pubis eklemi gevşedikçe, pubik (karnın ön bölümünde, kalça kemiğinin alt kenarı ile dış cinsel organların üst kenarı arasında kalan kıllarla kaplı bölge) kemiğinde keskin sancılar hissedilebiliyor.

Yorum Gönder

0 Yorumlar